AA & Ensonhaber
Avrupa’da merkez bankalarının tarihindeki en agresif para politikası sıkılaştırmasına ve enerji fiyatlarındaki düşüşe karşın bir türlü toparlanamayan “inatçı enflasyon” problem olmayı sürdürüyor.
Kovid-19 salgını sonrası tedarik zincirindeki sorunların hafifleyerek sürmesi ve Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle başta besin, emtia, enerji ve öteki temel gerekseme maddelerinin tutarları birçok Avrupa ülkesinde yüksek seyrini koruyor.
Uzun seneler oldukca düşük enflasyon oranlarının peşinden yüksek inatçı enflasyon, Avrupa ekonomilerinde insanların yaşam maliyetini her geçen gün artırıyor.
Bilhassa düşük ve orta gelirliler devasa yükseklikte besin fiyatlarıyla karşı karşıya. Çalışanlar yüksek enflasyon karşısında ücret artışı talebinde bulunuyor.
Euro Bölgesi’nde enflasyon yüzde 10’u geçti
Enerji tutarları, geçen senenin sonunda euro para birimini kullanan 19 ülkede enflasyonu yüzde 10’nun üstünde üstün dereceli seviyeye çıkarırken, yaşam maliyeti krizi kıtanın tüm devletlerinde işçilere zarar veriyor.
Avrupa’da sendikalar enflasyon üstünde ücret artışları talep ederken, insanların gerekseme duydukları şeyleri satın almalarının zorlaşması sokağa çıkmaktan başka deva bırakmıyor.
Avrupalılar, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle enerji faturaları ve besin fiyatlarının yükseldiğini görürken, ücret artışları yada iyi emek verme koşulları talebiyle grevler, Rusya-Ukrayna savaşının peşinden ağırlaşan yüksek enflasyona tepki olarak gerçekleşiyor.
Hükümetler artan besin ve enerji fiyatlarıyla öteki maliyetlerin vatandaşlara tesirini hafifletmek amacıyla yeni önlemler almaya devam etmesine karşın, işçilerin yüksek enflasyona karşı yüksek ücret talepleri devam ediyor.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) 1970’lerde yaşananlara benzer bir ücret-fiyat sarmalının gelişeceği yönünde endişeler taşıyor. Fiyatlar yükselerek çalışanları daha yüksek ücret talep etmeye zorlarken, şirketleri karlarını korumak için tutarları yükseltmeye zorluyor ve bu da daha da fazla enflasyona niçin oluyor.
Grevler seyahatleri etkiliyor
Havalimanlarında küresel olarak yolcu sayıları Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını öncesi seviyelere dönmeye başlarken, Avrupa’daki grevlerin yaz tatili dönemine kadar kaosa niçin olabileceği belirtiliyor.
Geçen yıldan bu yana yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin azalmasıyla insanoğlu gezi etmeye tekrardan başlarken, Avrupa havalimanlarında yaşanmış olan personel eksikliği binlerce uçuşun iptal edilmesiyle yaz tatili döneminde kaosa niçin olmuştu. Hava yolu sektöründe personel sıkıntısı yaşanmış olan ülkelerde, seyahatler giderek “işkence” haline dönüşmüştü.
Almanya’da bırakım dalgası
Almanya’da yüksek enflasyona karşı çalışanların artan yaşam maliyetini dengelemek için yüksek ücret talep etmesi sebebiyle bu yıl bırakım dalgasının yayılması dikkati çekiyor
Almanya’nın Hamburg, Köln/Bonn ve Düsseldorf havalimlarındaki güvenlik mensubunun 20 Nisan’da süregelen 48 saatlik uyarı grevi, tayyare seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına getirirken, uçuşların iptal edilmesi 100 binden fazla yolcuyu etkiliyor.
Birleşmiş Hizmet Sektörü Sendikası (Ver.di) Stuttgart havaalanındaki güvenlik görevlilerini bugün iş bırakmaya çağırdı.
Alman Maden Kimya ve Enerji İş Sendikası (IG BCE) ile Ver.di, yüksek enflasyona karşı enerji alanındaki {özel sektör} çalışanlarını 20 Nisan’da 1 günlük toplu uyarı grevine çağırmıştı.
Almanya’nın Demiryolu Çalışanları Sendikası (EVG) işveren Alman demir yolu şirketi Deutsche Bahn’ı (DB) daha iyi tutara zorlamak için demir yolu çalışanlarını 21 Nisan’da 8 saatlik toplu uyarı grevine gitmeye çağırdı.
Almanya’da kitlesel uyarı grevlerinin eşlik etmiş olduğu kamuda ücret artışlarına ilişkin yürütülen müzakerelerin üçüncü turunda da antak kalma sağlanamamasının peşinden, taraflar tahkime gitti ve şimdi arabulucular ücret artışlarına ilişkin çözüm arıyor.
Öte taraftan, Ver.di ve Almanya’nın Demiryolu Çalışanları Sendikası’nın (EVG) 27 Mart’ta ulaştırma sektöründe öncülük etmiş olduğu 24 saatlik uyarı grevinde tayyare, tren ve otobüs seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına gelmiş olarak ülkede ulaşımı nüzul etmişti.
İspanya’da geçim sıkıntısıyla süregelen grevler
İspanya’da yüksek enflasyon kaynaklı geçim sıkıntısının artmasıyla süregelen grevler en oldukca sıhhat, adalet sarayı ve ulaştırma sektörlerinde etkili oluyor. Ülkede maaş artışı talebiyle ilk olarak sıhhat çalışanları meydanlara indi.
Başta Madrid olmak suretiyle Endülüs, Galisya, Katalonya, Bask şeklinde birçok özerk yönetimde doktorların yaptıkları grevlerin bazıları sonuçlanırken, bazıları ise halen devam ediyor.
Madrid’de kasım 2022’den itibaren belirli saatlerde iş bırakan doktorlar, mart ayı ortasında özerk yönetimle vardıkları anlaşmayla maaşlarında 450 ile 950 içinde değişen zam alarak grevi sonlandırdı.
Benzer sorunlarla adalet sarayı çalışanları da greve giderken, mahkeme katiplerinin 24 Ocak-27 Mart arasındaki grevi, meydana getirilen averaj 600 avroluk zamla sonlanmış oldu. Adalet sarayı memurları da katipler şeklinde maaş zammı talebiyle 17 Nisan’da sınırsız greve başladı.
Grevler ek olarak hava yolu, demir yolu ve kara yolu taşımacılığında da görülüyor. Galisya bölgesi ile Zaragoza ve Alicante şeklinde bazı şehirlerde otobüs şoförleri değişik günlerde iş bırakacaklarını deklare etti.
Son olarak Air Europa hava yolu şirketinin pilotları maaş artışı taleplerinin karşılanmaması nedeni öne sürülerek 1-4 Mayıs’ta greve gitme sonucu aldı.
Portekiz
İber Yarımadası’nın öteki ülkesi Portekiz’de maaş artışı talepleri en oldukca eğitim, sıhhat ve ulaştırma sektörlerindeki kamu çalışanlarında görülüyor. Ülkede öğretmenler, sıhhat çalışanları ve demir yolu işçileri son 3-4 aydır çoğunlukla greve giderek, düzenledikleri gösterilerle seslerini duyurmaya çalışıyor.
Sol hükümet, 2023 senesinde devlet memurlarının maaşlarını aylık 52 avro artışla (yüzde 3,6) brüt 2 bin 600 avroya kadar yükseltip, asgari tutara yüzde 8 zam yapsa da sendikalar enflasyonun yüzde 8,4’lere çıktığını kaydederek, protestolarına devam ediyor.
İngiltere
Son 41 senenin en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya olan İngiltere’de geçen senenin ikinci yarısıyla beraber grevler ile zam taleplerinin dile getirilmiş olduğu protestolarda da artış yaşanıyor.
Hükümetin teklif etmiş olduğu maaş oranlarını, özlük haklarını ve emek verme koşullarını protesto eden birçok sektörden kamu ve {özel sektör} çalışanlarının öncelikli talebi, teklif edilen zammın yüzde 10’u aşan enflasyonun üstünde olması.
İş bırakma eylemine katılanlar içinde pratisyen hekimler, hemşireler, öğretmenler, otobüs şoförleri, liman işçileri, gazeteciler, kamu çalışanları, ceza avukatları, demir yolu, havalimanı, üniversite, havacılık ve posta servisi çalışanları başta olmak suretiyle, oldukca çeşitli meslek grupları içeriyor.
Bilhassa şubat ve mart ayında iki büyük grevle birçok sektörün iş bıraktığı ülkede demiryolu çalışanlarının martta 4 gün iş bırakması ülkede senelerdir görülmemiş bir ulaşım kaosuna niçin oldu.
Grevden hastaların etkilenmemesi için nöbetleşe greve çıkan ortalama 300 bin hemşire ile 70 bin pratisyen hekimin aksine sayısı binlerle ifade edilmesine karşın kilit bir sektör olan geçişlik ofisi çalışanlarının grevleri birçok gezi planının aksamasına niçin oldu.
Öte taraftan, İngiltere’de Kamu ve Ticari Hizmetleri Sendikası (PCS), Londra Heathrow Havalimanı’nda güvenlik mensubunun mayısta 8 gün daha greve gideceğini duyurdu.
PCS, ek olarak Londra, Liverpool ve Glasgow dahil olmak suretiyle İngiltere’nin bir çok havalimanlarında geçişlik denetim mensubunun 3 Nisan’dan 5 Mayıs’a kadar bırakım gideceğini deklare etti. Havalimanlarında sınır Gücü mensubunun de 28 Nisan’da greve gitmesi umut ediliyor.