Ksenon gazıyla tarama icra eden araştırmacılar, akciğerlerde geniş karanlık alanların varlığına dikkat çekti.
Koronavirüsün insanoğlu üstündeki etkisine ilişkin yeni bir araştırma yapılmış oldu.
İngiltere’de meydana gelen pilot çalışmada, koronavirüsün uzun soluklu etkilerine maruz kalan bazı kişilerin akciğerlerinde gizli saklı hasar olabileceği sonucu ortaya çıktı.
KORONAVİRÜSLÜ HASTALARA AKCİĞER TARAMASI
Çalışmaya dahil olan bilim adamları, rutin taramalarla tanımlanmayan akciğer anormalliklerini belirlemek suretiyle ksenon gazının kullanıldığı yeni bir tarama tekniğine başvurdu.
NEFES DARLIĞI YAŞAYANLAR MERCEK ALTINDA
Koronavirüse ilk yakalandıklarında hastaneye kaldırılmaları gerekmeyen sadece ilk enfeksiyonlarından sonrasında uzun soluklu nefes darlığı yaşayan 11 şahıs üstünde araştırma gerçekleştirildi.
Buna nazaran araştırmacılar, bulguların uzun soluklu koronavirüste nefes darlığının niçin bu kadar yaygın olduğuna azca da olsa ışık tuttuğunu söylüyor.
KSENON GAZI KULLANILDI
Tüm katılımcılar tarama esnasında ksenon gazı soludu. Uzun soluklu koronavirüs hastası olan kişilerin bir çok için gaz transferinin sıhhatli insanlardaki kontrollere nazaran daha azca etkili olduğu ortaya çıktı.
GENİŞ KARANLIK ALANLAR DİKKAT ÇEKTİ
BBC’nin aktardığına nazaran, koronavirüs sebebiyle hastaneye kaldırılan kişilerde de benzer anormallikler görüldü. Ksenon taramalarındaki daha geniş karanlık alanların akciğer anormalliklerinin işareti olabileceğine dikkat çekildi.
Araştırmacı Dr. Emily Fraser, insanlara niçin nefes nefese kaldıklarını tam olarak açıklayamamanın sinir bozucu bulunduğunu söylemiş oldu. X-ışınları ve bilgisayarlı tomografi tarama şekillerinin çoğu zaman herhangi bir anormallik göstermediği belirtiliyor.
HEDEF, SEMPTOMLARI TETİKLEYEN MEKANİZMALARI ANLAMAK
Bir öteki araştırmacı Profesör Fergus Gleeson, “Uzun soluklu koronavirüs hastası olan kaç kişinin anormal tarama neticeleri olacağı, tespit ettiğimiz anormalliğin sebebi ve uzun vadeli neticeleri benzer biçimde yanıtlanması ihtiyaç duyulan mühim sorular var. Bu semptomları tetikleyen mekanizmaları anladığımızda, daha etkili tedaviler geliştirmek için daha iyi konumlanmış olacağız.” dedi.
Neticeleri doğrulamak için daha detaylı ve geniş kapsamlı bir çalışmanın yürütülmüş olduğu kaydedildi.
